-
1 yüksek basınç
-
2 yüksek basınç
озвонч. -cı; метео.высо́кое давле́ние -
3 yüksek basınç
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > yüksek basınç
-
4 yüksek basınç
n. barometric maximum* * *high pressure -
5 yüksek basınç
high pressure -
6 yüksek basınç pompası
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > yüksek basınç pompası
-
7 yüksek basınç alanı
anticyclone ———————— high pressure area -
8 yüksek basınç bölgesi
high pressure region -
9 yüksek basınç contası
high pressure gasket -
10 yüksek basınç elbisesi
high pressure suit -
11 yüksek basınç merkezi
centre of high pressure -
12 yüksek basınç silindiri
high pressure cylinder -
13 yüksek basınç alanı
high pressure area, anticyclone -
14 yüksek basınç merkezi
centre of high pressure -
15 yüksek
yüksek <- ği> hoch; hoch gelegen; Person Ober-; hoch gestellt; fig hoch, erhaben; Gefühl hoch, erhaben; Stimme hoch; kräftig, laut;yüksek atlama Hochsprung m;yüksek basınç Hochdruck m (Wetterlage);yüksek fiyat überhöhte(r) Preis;yüksek gerilim Hochspannung f;yüksek mühendis Diplomingenieur m;yüksek perdeden konuşmak laut sprechen; von oben herab reden; herausfordernd sprechen;yüksek sesle laut; mit hoher Stimme;yüksekten atmak ein Großmaul sein;-e yüksekten bakmak jemanden von oben herab behandeln -
16 basınç
alçak basınç (alanı) Tiefdruck(gebiet n) m;yüksek basınç (alanı) Hochdruck(gebiet n) m -
17 basınç
давление, напор, сжатие- basınç azaltması
- basınç dağılımı
- basınç düşmesi
- basınç farkı
- basınç kaybı
- basınç yüksekliği
- akışkan basıncı
- aktif zemin basıncı
- alçak basınç
- anizotropik basınç
- aşırı basınç
- atmosfer basıncı
- barometrik basınç
- başlangıç basıncı
- benimsenen basınç
- birim basıncı
- birim alan basıncı
- birim sızma basıncı
- buhar basıncı
- buz basıncı
- çalışma basıncı
- dayak basıncı
- deneme basıncı
- deney basıncı
- diferansiyel basınç
- dinamik basınç
- dizayn basıncı
- doymuş buhar basıncı
- düşük basınç
- efektif basınç
- eksantrik basınç
- eksenel basınç
- emiş basıncı
- emme basıncı
- etkili basınç
- giriş basıncı
- hava basıncı
- hidrodinamik basınç
- hidrolik basınç
- hidrostatik basınç
- iç basınç
- ilk basınç
- iş basıncı
- işletme basıncı
- izafi basınç
- kabul edilebilir basınç
- kaya basıncı
- kılcal basınç
- kinetik basınç
- kontak basıncı
- kritik basınç
- mutlak basınç
- negatif basınç
- nominal basınç
- nötür basınç
- pasif basınç
- radyal basınç
- rüzğar basıncı
- ses basıncı
- sıvı basıncı
- sızma basıncı
- statik basınç
- su basıncı
- şişme basıncı
- temel basıncı
- tesirli basınç
- toplam basınç
- uc basıncı
- üç eksenli basınç
- yanal basınç
- yatak basıncı
- yay basıncı
- yüksek basınç
- zemin basıncıİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > basınç
-
18 yüksek
"1. high; lofty. 2. lofty, noble. 3. high; great; intense; big: yüksek basınç high pressure. yüksek frekans high frequency. yüksek bir fiyat a high price. yüksek bir meblağ a big sum. 4. high, superior in status: yüksek okul institution of higher education. 5. loud or raised (voice). 6. (sea) marked by high waves, high. 7. high, superior (quality). 8. high place; height. 9. (playing a game) for high stakes. - atlama sports high jumping. -ten atmak to talk big, claim to be able to do that which one can´t. -ten bakmak /a/ to look down one´s nose at, regard (someone) as inferior to oneself. Y- Denizcilik Okulu Merchant Marine Academy. -lerde dolaşmak to pursue the impossible, chase rainbows. - fırın blast furnace. Y- İslam Enstitüsü Higher Institute for Islamic Studies. - kabartma sculpture high relief (as opposed to bas-relief). - kan basıncı high blood pressure, hypertension. - mimar architect whose professional training has included the completion of a five-year university course. - mühendis engineer whose professional training has included the completion of a five-year university course. - perdeden konuşmak 1. to talk in a peremptory manner; to talk challengingly. 2. to talk in a loud voice. Y- Seçim Kurulu the Election Commission (a group of officials charged with supervising a national election). - sesle (reading, speaking) aloud. - tansiyon high blood pressure, hypertension. -ten uçmak to pursue the impossible, chase rainbows. - ustura slang whopping big lie, whopper. - yoğunluk comp. high density. - yoğunluklu comp. high-density." -
19 basınç
давле́ние (с)* * *озвонч. -cıдавле́ние тж. перен. ; напо́рalçak basınç — ни́зкое давле́ние
yüksek basınç — высо́кое давле́ние
-
20 pompa
помпа, насос- alçak basınç pompası
- basma pompası
- benzin pompası
- besleme pompası
- beton pompası
- boşaltma pompası
- çamur pompası
- çift silindirli pompa
- çok kademeli pompa
- daldırma pompası
- dalgıç pompa
- derin kuyu pompası
- diyaframlı pompa
- drenaj pompası
- dupleks pompa
- eksenel pompa
- el pompası
- emme pompası
- enjeksiyon pompası
- harç pompası
- hava pompası
- hidrolik pompa
- ısı pompası
- ikiz pompa
- jokey pompa
- kanalizasyon pompası
- kanatlı pompa
- kirli su pompası
- mammut pompası
- pis su çukuru pompası
- pistonlu pompa
- pnömatik pompa
- rotatif pompa
- santrifüj pompa
- sirkülasyon pompası
- su pompası
- tek kademeli pompa
- turbinli pompa
- türbo pompa
- vakum pompası
- yağ pompası
- yangın pompası
- yardımcı pompa
- yüksek basınç pompasıİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > pompa
- 1
- 2
См. также в других словарях:
yüksek basınç — is., cı, meteor. Basınçölçerde 760 mm üstünde bulunan ve güzel havayı belirten hava durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüksek — sf., ği 1) Altı ile üstü arasındaki uzaklık çok olan ... mekik dokuduğu yüksek bez tezgâhından kalktı. Ö. Seyfettin 2) Belirli bir yere göre daha yukarıda bulunan İri kanatları ile bir kaşıkçı kuşu çok yükseklerde tur atıyor. H. Taner 3) Güçlü,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
basınç — is., cı, fiz. Bir yüzey üzerine etkide bulunan gücün yüz ölçümü birimine düşen miktarı, tazyik Gazların içinde kapalı oldukları kabın her yönüne doğru basınçları vardır. Birleşik Sözler basınç boynu basınç anahtarı basınç duyumu basınç odası … Çağatay Osmanlı Sözlük
alçak — sf., ğı 1) Yerden uzaklığı az olan, yüksek karşıtı Alçak tavanlı bir oda. 2) Aşağı olan, yüksek olmayan (yer) 3) Kısa (boy) Alçak boylu bir adam. 4) mec. Bile bile en kötü, en ahlaksızca davranışlarda bulunan, aşağılık, soysuz, namert, rezil,… … Çağatay Osmanlı Sözlük